Terapi akışkan bir süreçtir, danışanın ihtiyaçlarına ve realitesine göre şekil alan, danışanı "benim ekolümün" kalıbına oturtmaya çalışmak yerine tekniğimin danışana göre uyarlandığı bir yaklaşım.
"Ekollerin" sunduğu teorik çerçeveler ve araçlar önemlidir, evet. Ancak bu araçların, danışanın benzersiz hikayesine ve ihtiyaçlarına göre esnek bir şekilde uyarlanması, etkili bir terapinin olmazsa olmazıdır. Böyle bir yaklaşım, psikolojide entegratif (bütünleştirici) terapi olarak bilinen felsefenin ta kendisidir.
Bu yaklaşımın temelinde şu fikirler yatar:
Teoriye Değil, İnsana Odaklanmak: Danışanı teorinin kalıplarına sokmaya çalışmak yerine, teorinin araçlarını danışanın realitesine göre şekillendirmek.
Akışkan Olmak: Her danışanın ihtiyacının farklı olduğunu kabul etmek ve bu nedenle her seansa, önceden belirlenmiş bir reçeteyle değil, danışanın o anki ihtiyaçlarına göre şekil alan bir akışla girmek.
Bir terapist için en güçlü araçlardan biri, sahip olduğu bilgiyi ve teknikleri, karşısındaki bireyin özgün ihtiyaçlarına göre uyarlayabilme yeteneğidir. Terapi süreci, ancak bu şekilde hayatın kendisine benzer bir akışa kavuşur.
Her danışana motamot aynı şeyleri, aynı kalıpları kullanmak yerine böyle bir esnekliği/akışkanlığı kullanabilmek terapinin kalitesini üst seviyeye çeker.