HİPNOZ

Hipnoz, APA tanımına göre bir uzmanın gevşeme ve hayal gücü telkinleriyle kişiyi duygu, algı veya davranış değişikliği yaşamaya yönlendirdiği bir işlemdir. Nedir?: Yoğun dikkat ve odaklanmanın olduğu, telkine açık, bilinçli kontrolün devam ettiği doğal bir zihin durumudur; uyku hali değildir. Kontrol ve Hafıza: Hipnoz altındaki kişi kontrolünü kaybetmez ve genellikle seansta olan bitenleri hatırlar. Yatkınlık: Nüfusun büyük çoğunluğu (%87 civarı) hipnoza orta düzeyde yatkındır ve bu, klinik sonuçlar için yeterlidir. Klinik Rolü: Hipnoz, tek başına bir terapi değildir, ancak terapiyi kolaylaştıran ve etkinliğini artıran bir araçtır. Yasal Uygulayıcılar: Türkiyede hipnoterapiyi sadece hekimler, diş hekimleri ve klinik psikologlar uygulayabilir.

HİPNOZ

Hipnoz

APA (Amerikan Psikoloji Derneği)'nin Tanımı ve Süreci

APA'nın tanımına göre hipnoz, bir sağlık uzmanı veya araştırmacının, uygulama sırasında danışandan duygusal, algısal, düşünsel veya davranışsal değişiklikler yaşamasını telkin ettiği bir süreçtir. Hipnotik durum genellikle bir indüksiyon işlemiyle oluşturulur; bu indüksiyonların birçoğu gevşeme, sakinleşme ve rahatlamayı önerir. Ayrıca hoş deneyimlerin zihinde canlandırılması talimatları da hipnotik indüksiyonlarda yaygın olarak kullanılır.

Deneyim ve Yatkınlık

İnsanlar hipnoza farklı şekillerde tepki verebilir: Bazıları bu durumu değişmiş bir bilinçlilik hali olarak betimlerken, diğerleri çok sakin ve gevşemiş hissedilen, dikkatin odaklandığı normal bir durum olarak ifade eder. Tepki derecesi ne olursa olsun, insanların çoğu bu deneyimi oldukça hoş bulur. Telkinlere duyarlılık kişiden kişiye farklılık gösterir. Yapılan çalışmalar, nüfusun yaklaşık %8-10’luk diliminin hipnoza çok yatkın olduğunu, %3-5’lik bir bölümünün ise hiç yatkın olmadığını belirtmektedir. Geri kalan büyük çoğunluk yatkınlıkta orta seviyededir, ancak alanda çalışan otoriteler, klinik anlamda olumlu sonuçlar için orta düzeydeki yatkınlığı yeterli kabul etmektedir.

Yanlış Anlaşılmalar ve Gerçekler

Hipnotik telkinleri yaşama yeteneği, yaygın yanlış inanışlardan kaynaklanan kaygılar nedeniyle engellenebilir. Ancak hipnotize olan insanlar, davranışları üzerindeki kontrollerini kaybetmezler. Genellikle kim olduklarını ve nerede bulunduklarını bilirler ve seansta olan bitenleri de hatırlarlar. Hipnoz, uyku hali değil, telkine açık olunan, yoğun dikkat ve odaklanmanın olduğu beynin doğal bir durumudur; bu durumda bilinçaltı bellek, bilinçli frenlerden kurtarılmış durumdadır ve kişi kendi iç gerçekliğiyle temas kurar.

Klinik Kullanım ve Etik Sınırlar

Hipnoz, insanların telkin edilen deneyimleri yaşamasını kolaylaştırır, ancak bu bir zorlama değildir. Hipnoz, psikanaliz veya davranış terapisi gibi tek başına bir terapi türü değildir; tam tersine, terapiyi kolaylaştırmak için kullanılan bir işlemdir. Bu nedenle hipnoz eğitimi, terapiyi yürütmek için yeterli değildir. Hipnoz, her psikolojik sorun veya her danışan için yararlı olmayabilir. Tedavinin bir tamamlayıcısı olarak hipnozun kullanılmasına yalnızca, klinik hipnozun kullanımı ve sınırları konusunda eğitim almış nitelikli sağlık uzmanlarının danışmanlığıyla karar verilmelidir.

İlgili yasa ve yönetmeliklerle belirlenmiş olan sınırlamalara göre, hipnoterapi uygulamalarını sadece hekim, diş hekimi ve klinik psikologlar olmak üzere üç meslek grubu uygulayabilir; bunların dışındaki meslek elemanları herhangi bir uygulama yetkisine sahip değildir.